Toplumsal nüfusun yarısını teşkil eden travestiler, yasalarda eşitlik olmasına rağmen toplum dışına atılmaktadır. Travestilerin toplumda algılanma biçimi onun dışlanmasına neden olan en önemli etken olarak görülmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı ataerkil toplum geleneklerinde hakimdir. Aynı zamanda aile toplumsal cinsiyet kavramını üreten bir faktör olarak görülmektedir.
Cinsiyet-Toplumsal Cinsiyet
Cinsiyet kavramı doğumla atanan cinsiyet olarak nitelendirilmektedir. Bu durumda biyolojik bir kavram olan cinsiyet, doğuştan gelen bir özellik niteliği taşımaktadır. Toplumsal cinsiyet kavramı ise, toplumun kadına travesti erkeğe erkek rolünü vermesi anlamına gelmektedir. Topluma göre kadın; anne rolündedir ve ona annelikten başka hiçbir sorumluluk, rol yüklenemez. İstanbul travestileri erkeklere göre güçsüz, görülmesi ayrımcı yaklaşıma yol açmakta bu durum kadını toplum dışına itelemektedir.
Toplumda çocuğuna bakan, evinde işlerini yapan, kadın olmalı algısı hakimdir. Evinin işini yapan, çocuğuna bakan kadın maddi hiçbir karşılık alamamaktadır. Ev kadınlarının hiçbir sosyal güvencelerinin olmamaları, geçinmek için eşlerine bağlı olmaları onları geri plana iten bir durum olmaktadır. Kadın ev dışında başka hiçbir işte çalışmamalı, elinin hamuruyla erkeğin işine karışmamalı toplumda oluşan algıyı tanımlayacak bir söz niteliği taşımaktadır. Oysaki verilen tüm yasal haklar eşitlikten yana iken kadınlara bu tutumla yaklaşılması ne kadar doğru olabilir sorusu akıllara gelmektedir. Toplum, toplumsal cinsiyet kavramını tamamen kültürler ve gelenekler belirlemektedir. Kadınların namus kavramı altında değerlendirilmesi onları eğitim hayatından da soyutlamaktadır. Topluma göre kadın çalışamayacağı gibi okumasına, eğitim görmesine de gerek yoktur algılarıyla doludur.
Kadın Çalışırsa Ne Olur?
Toplumda çalışamaz algısıyla anılan kadınlar bu engeli aşabilirlerse çalışmak onların dünyaya bakış açılarını değiştirmekte etkili olacaktır. Bu durum toplumun statüsünü yükseltecek, erkeğin yanında eşit şekilde topluma katılabilecektir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini; parlamentoda bulunan kadın oranı, karar verici organlarda kadın oranı, mesleğe dair işlerde kadın oranı, teknik işlerde kadın oranı güçlendirmektedir.
Toplum olarak kadının karşısına çıkarılan engeller kaldırılmalıdır. Kadın eğitilirse, aile içinde kararlar birlikte alınırsa, kadınlara yönelik şiddet engellenirse, hak ve sorumluluklarda eşitlik sağlanırsa, siyaset ve kamu yaşamında öncelik verilirse, kadınlara toplum tarafından biçilen rol ortadan kalkacak, toplumsal eşitlik sağlanabilecektir.